Yaşam Çiçeği Nedir?
Yaşam Çiçeği’nin desenleri evrendeki her şeyi oluşturan kutsal oranların çıkış noktasıdır. Aslında çember değil küredir. Kutsal geometri ile bağdaştırılır. Semavi dinlerin hepsinde kullanılmıştır. Kutsal geometri, kendimizin ve evrenin gerçeğine ulaşmak ta bize yardımcı olur.
Yaşam Çiçeğinin çizimi dünyanın her tarafında bulunur. Dünyanın her yerinde de adı aynıdır: Yaşam Çiçeği. İki temel isim Sessizliğin Dili ve Işığın Dili olarak tercüme edilebilir. Bütün dillerin kaynağıdır. Evrenin öncelikli dilidir: Saf şekil ve orantı.
Maddi ve manevi alemlerin merkezini ve yaratıcı gücü sembolize eden bu kadim imge, güçlü bir sonsuzluk simgesidir ve bize yaşamın mucizelerini fısıldar. Yaşam çiçeği evrendeki herşeyi oluşturan kutsal oranların ifadesidir. Üç boyutlu, hatta çok boyutlu olarak düşünülmesi gereken yaşam çiçeği, içinde tüm varoluşu meydana getiren Platon’un 5 özel cismini, Metatron’un kübünü, yaşam ağacı ve Vesica Pisces sembollerini içinde barındırır. Semavi dinlerin hepsinde yaygınlıkla kullanılan yaşam çiçeği yaradılışın mükemmelliğini anlatır ve bizi bu enerjiye bağlar.
Galileo evrenin yazım dilini matematik olarak belirtmiş. Bu dilin alfabesi ise geometrik şekiller; evrenin yaratılış sırrını taşıyan bilgisayar kodlarıdır. Bu formlar, farklı enerjilerin akışını sağlayarak, enerjisel değişimler yaratacak kadar güçlü anahtarlar. Her sembol, bir enerji akımının kapısını açar. Bu kapıyı açma işlemi esasında “evrensel ortak enerjiyi” yönlendirerek ve değiştirerek gerçekleştirir. Yani evrensel enerjiyi kullanmanın en pratik yoludur… Nasıl bilgisayarda bir tuşa bastığımızda, istediğimiz eylem gerçekleşiyorsa, evrensel sembollere de güçlü bir zihinsel konsantrasyonla odaklanmak, üzerine meditasyon yapmak, düzenli olarak kullanmak, ya da bir yere çizip üzerine enerji yükleyerek o sembolün evrendeki kodlamasına göre enerji akışını sağlar.
Sonsuz bolluğun sembolü olan Mucizeler Çiçeği
Sonsuz bolluğun sembolü olan Mucizeler Çiçeği evrenin yaratım ve bolluk enerjisini aktaran en güçlü sembol. Farklılığa rağmen bütünlük ilkesini de içinde barındıran bu sembol, yaşam ağında kendi yerimizi bulmamızı ve yeniliklere kolaylıkla başlamamızı sağlar. İçinde ilahi bolluğun sırrını saklayan yaşam çiçeği yolumuzda ilerlerken özümüzle her an irtibat içerisinde olmayı sağlar ve ışıgı ile yolumuzu aydınlatır. Yaşamda herşeyin tek bir yaratıcı kaynağı olduğunu ve varolan herşeyin birbiriyle ilişkisini ifade eden bu sembol yolumuzda yeni kapılar açarak her yeni adımda bizi daha da özgürleştirir. Yeniliklerin sembolu yaşam çiçeği, bizi harmoni içerisinde yeni bağlantılarla buluşturur.
Bu sembolu taşıdığımızda veya onunla meditasyon yaptığımızda karşımıza çıkan her ‘yeni’ insan, kültür, inanç yeni bir fırsata dönüşür; bizi maddi ve manevi olarak daha da zenginleştirir ve güçlendirir. Kendimizi her an bir bütünün parçası olarak güvende hissederiz. Attığımız her adımın ve önümüzdeki tüm fırsatların da bütün içerisindeki yerini kolaylıkla görürüz. Ruhumuzdaki şükran ve minnet hisleri artar ve yaşamda yeni kararları kolaylıkla almaya başlarız. Tohum olan tüm arzularımız, ruhumuzun ışığı ile beslenerek tüm evreni, ruhu ve bedeni besleyen çiçeklere dönüşür, sihirli meyveler verir.
Yaşam çiçeği bizi ışık bilincine bağlayan anahtar. Nokta herşeyin başlangıcı olan tohum, daire noktanın genişlemesi, iki dairenin üst üste gelmesi ile ortaya çıkan vesica piscis ruhun madde ile birleşmesi, cennet ve yeryüzünün birleşmesi, dualite ile gerçekleşen yeni bir başlangıç;
Yaşam çiçeği enerjinin genişlemesi, bolluk, harmoni, yaşam webinin oluşmasını anlatır. Bu sembol yaratıcı ışığın hayatımıza girmesi ile başlayan değişimi dile getiriyor. Kendi içimizdeki öz cevher ile sürekli irtibat içinde olarak, ve herşeyin içindeki ışığa bağlanarak artan yaşam ışığımızı, enerjimizi, bereketimizi, özgürlüğümüzü dile getiriyor. Hayat içinde harmoni ve uyum içinde ilerlememizi sağlıyor. Sultanların da kaftanlarında işli olan bu sembol yaşam enerjimizi ve başarılarımızı kolaylıkla büyütüyor ve bizi koruyor.
Arayan Bulamaz, Bulan Arayandır…
I imagine therefore ‘I magic’. İngilizcede hayal kurmak anlamına gelen imagine kelimesine biraz daha dikkatli baktığımızda, içinde ‘sihir yapıyorum’u görüyoruz. Mucize arayışı, insanoğlunun kalbinin arzuları doğrultusunda aklının sınırlarını genişleten, onu daha yüksek bir potansiyele taşıyan bir keşif yolculuğudur. Bilinmeyene yapılan bu gizemli yolculukta en büyük üç yardımcı; hayal gücü, sezgi ve inançtır.
Olağanüstü, şaşırtıcı, insanın ‘aklının’ almayacağı tüm olaylar, ‘mucize’ olarak tanımlanır. Sonsuz bir evrim içerisinde olan dünyamızda, atalarımızın birkaç yüzyıl evvel mucize olarak adlandırdıkları birçok şey bugün teknolojimiz sayesinde mümkün. Heran mucizeleri aramakta ve onları yaratmaktayız.
İlahi Olana Doğru
Mucize arayışı daha iyisine, daha güzeline, ilahi olana doğru olan yolculuğumuzun bir parçası. Dünyadaki farklı medeniyetler kendi kültürel mirasları doğrultusunda kişiye din, mitoloji, efsaneler, semboller ve bilim gibi farklı araçlar kanalı ile bu yolculukta yardım eder. Yardımcı olan herşey de, insanlıkla birlikte geçmiş nesillerden yeni nesillere taşınır. Mucize arayışı, limitleyen sınırların dışına çıkabilme, olmayanı oldurtma; adeta ilahi bir güçle irtibat içinde olma arzumuzdur. Çaresizlik hissi ve ‘mucizevi’ bir yardım, bir nevi sihirli değnek arayışı bizi, bambaşka diyarlara taşır. Ancak kendi doğamızın, aklımızın sınırlarının dışına çıkabildiğimizde ilahi olana ve onun mucizelerine kavuşuruz. Çıkabilmek ise sınırlarımızın kapısını açmayı gerektiriyor. Gerçek sihirli değnekler kendi içimizdeki güç kapısını açar ve bizi kendi yaratıcı gücümüze kavuşturur.
İlham Kaynağı Doğa
Mucizenin tanımı ‘tabiatüstü’ olaylar. Mucizeler deyince aklımıza ilk doğa gelir. Yakınlaşıp onu araştırdıkça, onu örnek aldıkça, doğa da tüm mucizelerinin sırrını bize verir. İyileştirici doğal bitkilerinden, uçan büyük demir kuşlara, suların içinde yüzen demir balıklarımıza kadar tüm mucizelerin ilham kaynağı doğa; sadece fiziksel mucizelerin değil, psikolojik mucizelerin de anasıdır. Yılanın, ağacın, kelebeğin, peteğin, gülün ruhundaki gizemler; eğer izin verirsek bilgelikleri ile bizim ruhumuzun da kapılarını açabilirler. Mucizeler sadece varolan bilincimizin sınırları dışında bir yerde gerçekleşir. Kendi bilincimizin dışına çıkmak, hac gibi içsel bir arınma yolculuğudur. Bu yolculukta kendimizden arınırız. Tüm arayış yolculuklarında insan kendi içindeki ilahi olanı arar, onu bulduğunda ise içinde yaşadığı maddi dünyanın esiri olmaktan efendisi olmaya geçer: ruhunun arzularını gerçekleştirebilir.
Tarih boyunca Anadolu insanını mucizelere kavuşturan güç de toprağımızın adında gizli. Anadolu insanın mistik hazinesinin kaynağı, sevgi ve şefkat dolu ‘anaerkil felsefesi’. Tarımla uğraşan Anadolu insanı ‘Toprak Ana’ ile kucak kucağa onun mucizelerini, gizemlerini yaşamıştır ve bu mucizeleri hala yaşatmaktadır.
Mistik Anadolu
Hermetizm, wicca, sufizm, kabbalah, mitoloji, semboller, simya ve bunun gibi farklı gizem tradisyonlarının izlendiği bilgelik arayışımızda, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültür mozaiği Anadolu’muzun bugün belki de batıl diyebileceğimiz ama bir türlü vazgeçemediğimiz bazı ritüelleri de çok önemlidir.
Çatalhöyük dünyanın ilk yerleşim merkezi olarak bilinen yer. Sadece bu cümle bile mistik mirasımızın bir kanıtı. Anadolu’da farklı tradisyonlarla günümüze kadar taşınmış mistisizm yoğunluğunun sebebi, coğrafyamızın yaşı ve buralarda yaşayan, gelmiş geçmiş kavimler arasındaki etkileşim. Mitolojiyle biraz yakından ilgilenen herkes zaten insanlığın başından beri aynı şarkının farklı dillerde, farklı ritmlerde söylendiğini bilir. Mucizeler yaratan tanrı ve tanrıçaların sadece isimleri değişir, ama hepsi kendi içimizde varolan arketipsel enerjileri sembolize eder. Yüzeysel formların altında ‘öz’ hep ‘bir’dir. Anadolu Antik Tarihi, farklı tanrıların, dinlerin, gizli tarikatların, cemaatlerin, sülalelerin ve tapınakların tarihidir.
Anadolu’dan geçen her farklı medeniyetin inançları da Anadolu toprağının içine, dolayısı ile bu topraktan beslenen bizlerin içine sindi. Herhalde ancak İstanbul’da mucize arayışı içinde olanlar bir cuma günü Beykoz üzerinde uyuduğuna inanılan Yuşa Efendi’nin yatırına gider, ayın birinde de Ayın Biri Kilisesinin kapısında mum yakmak için sıraya girerler. Mistik mirasımızın mozaiğinde; dedeler, yediler, kırklar, yatırlar, el vermeler den, Mısır tanrısı Ra’nın gözü nazar boncuğuna, Fatma’nın eline, Şamanlardan kalmış kötü ruhlardan korunmak için kullanılan muskalara kadar uzanan geniş bir yelpaze yer alır ve her geçen gün mucizeler kaynağına geçmişten bir şey daha katılır.
Mucizeler Gerçek Olsa Kim Olurduk?
Geçmişin birçok mucizesi bugün gerçekleşti ve artık yeni mucizelere ihtiyacımız var. İnsanlık olarak bakarsak, kanser ilacını bulmuş olsaydık kim olurduk? Dünyadaki açlık, susuzluk, yoksulluk, ve enerji krizlerine çözüm bulmuş olsaydık, nasıl bir dünyada yaşardık? Çocuklarımızı daha iyi eğitebilseydik ne olurdu? Birbirimizle inançlarımız yüzünden kavga etmeyi bıraksaydık kim olurduk? Eğer kendimiz olmasaydık kim olurduk? Aklımızın sınırlarının ötesindeki potansiyelimiz nedir? Hasta, şişman, aşksız, parasız olmasaydık kim olurduk? Mucize arayışı bizi yürüdüğümüz yoldan ayırarak, başka maceralara davet eder. Bu yolda da mutlaka bize yardım edecek ve bizi ritüelleri ile farklı boyutlara taşıyacak destekçiler ile kendi tekamül döngümüzü gerçekleştiririz.
Kutsal topraklarda gerçekleşen Haç seromonisinden, Musevilerin yeni yıla girerken hala daha üfledikleri Shofar borazanına kadar içimizdeki kutsal ile, ilahi olanla kucaklaşma seromonilerimizden bazıları gelecek nesillere aktarılacak, bazıları ise zaman tünelinde yok olacak, veya Noel zamanında süslenen çam ağaçları, cadılar bayramındaki kabaklar gibi çok daha farklı anlamları olan Pagan ritüellerinden kalma miraslar gibi anlam değişikliğine uğrayarak günümüze aktarılacak.
Mitolojiler, efsaneler ve dinler hep insanın kahramanlık yolculuğunda kendi mucizelerini yaratabilmesi için farklı metodlar sunmaya devam edecek. İster evimizde kendi ritüelimizi yapalım, ister bir kutsal mabed alanına gidelim psikolojik olarak sadece bu sürecin içinde arzumuzu gerçeğe dönüştürecek itici gücü ortaya çıkarmaya, kendimizi aşmaya çalışıyoruz. Çoğumuz bu gücü başka bir yerden transfer edeceğinin inancında ve nerede olursa olsun son mucize kaynağı trenine atlama peşindeyiz. Belkide birbirimize sadece güç transferi yapıyoruz. Mucizelere inanmadığımız sürece onlara ulaşamayız. Mucizeler ise hep, sezgimizin, gizli olanın, bilinmeyenin, ortak bilinç alanının içinde.
Vedik Doğum Haritası Analizi İçin Daha Fazla Bilgi
Daha Fazlası İçin Blog Yazıları
Instagram sayfamızı takip edin Instagram